YENİ DEĞİNMELER (1)
Bu köşede 7-11 Temmuz tarihlerinde yayımlanan makale dizisi hakkında Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan 25 Temmuz tarihinde bir yazı kaleme aldı. ‘Paşinyan’ın İstanbul ziyareti ve ‘tutarlılık’ başlıklı bu makale bağlamında bazı yeni değerlendirmelerde bulunmak ya da gözlemler paylaşmak zorunluluğu karşısındayız.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın İstanbul ziyareti ve ruhbanların benimsediği tutum hakkındaki yaklaşımlarımızı, Patrik Maşalyan’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne gerçekleştirdiği yolculuk dönüşünde düzenlediği basın toplantısı sonrasında aktarmaya çalışmıştık. Genel olarak benzer vesilelerle, sorunları kişiselleştirmemek ve ilkesel zemine bağlı kalabilmek açısından konulara isim vermeden değinmeyi tercih etsek de, Danzikyan belli ki üstü daha açık bir tartışma zeminine geçmeyi uygun görmüş. Kendisinin kartları açma tercihine uymakla birlikte, baştan belirtmekte yarar var ki yukarıdaki ilkeleri bir kenara bırakmadan bu köşede konuya tekrar değinmeye başlayacağız.
Amacımız cevap yetiştirmek değil ama Danzikyan’ın başlıktaki ‘tutarlılık’ vurgusu bakımından bazı şeyleri es geçmemenin yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Nitekim tarihi bir tepkiye tanıklık etmiş durumdayız ve bu bağlamdaki tüm yaklaşımların ayrıntılı olarak tarihe not düşülmesinin gerekliliğini tartışmaya muhtemelen gerek yok.
Temelde bir atışma motivasyonumuz olmasa da, Danzikyan’ın ‘bitirelim artık’ dediği yerde, hangi noktada bitireceğimiz ya da bitirmemiz gerektiği konusunda anlayış birliği sağlamak durumundayız. Aksi halde, bitirilmesi gereken noktanın karşılıklı anlayışla saptanamaması durumu, bizi yine geçen dizide söz ettiğimiz ‘tepki ve tepkiselliği tekelleştirme’ sorunuyla karşı karşıya bırakabilir.
Burada yazdıklarımızın referansı Danzikyan’ın yazdıkları olsa da, konulara aynı sırayla değinmemek muhtemelen bir tahrifat ya da saptırma anlamına gelmeyecek çünkü konuların sırası, dizilişi başlı başına bir mantığı ima etmekte ve bizim bu konuda aynı mantık çizgisinde olmadığımız tescillenmiş durumda. Bir önceki dizide, Danzikyan üzerine alınarak, kartları açarak yanıt verme gereksinimi duyduğu imanın dışında, aslında aynı adrese giden başka imalar da vardı. Kuşkusuz Danzikyan’ın onlardan sadece birine değinme tercihini saygıyla karşılamaktayız ya da belki sadece bir tanesini değinmeye layık görmüştür. Kaldı ki kendi ifadesiyle ‘karmaşık cümlelerle’ dolu bulduğu dizide belki sadece konunun bu boyutuna odaklanmayı uygun görmüştür. Saygımız sonsuz ve bunun ötesinde bu krizde kilise yaşamına derinlemesine nüfuz etmekle, siyasi mantıktan muaf kalabilmek doğru orantılı durumda.
Şimdi gelelim Danzikyan’ın ‘bitirelim artık’ isteğine nasıl icabet edeceğimize... Sayın Danzikyan şöyle bitirmiş makalesini: Ne yaptığımız da belli, ne söylediğimiz de. İsteyen agresif bulur, isteyen gülünç. Herkes kendinden sorumlu.
Kuşkusuz herkes kendinden sorumlu ama biz bu ifadelere aynı mantıkla, adeta bir restleşmeyle, isteyen bizi tutarlı bulur, isteyen bulmaz, isteyen yazımızı anlaşılır bulur, isteyen bulmaz; şiarıyla yaklaşmamaktayız. Doğru, herkes kendinden sorumlu ama Türkiye Ermeni toplumunda sağlıklı bir ortak payda yaratabilmenin yolu, karşılıklı sorumluluk gerektiren durumlarda daha özenli davranmaktan geçmiyor mu? Bu toplumda sağlıklı bir tartışma kültürü yokken bu söylem en kapsayıcı olanı mıdır? Böyle bir talebin bu cemaatte, tepki ve tepkiselliği tekelleştirme derdindeki çevrelerin ötesinde hiç mi karşılığı yok?
ARA KOÇUNYAN